Doktor, fizyoterapist, aşçı ve diğerlerine gelince olay değişiyor. Onlara verilen altınlara var!
OLAY NE?
Olay Türk Milli Takımı ile ilgili..
Kore ve Japonya’da düzenlenen FIFA Dünya Kupası Finallerine katılım ve elde edilen başarı karşılığında teknik direktör, antrenör, futbolcu, doktor, fizyoterapist ve aşçı gibi 36 kişiye farklı tutarda prim ödemesi yapılmıştı.
Bu ödeme, “Spor Hizmet ve Faaliyetlerinde Üstün Başarı Gösterenlerin Ödüllendirilmesi Hakkında Yönetmelik” gereği teknik direktöre 600, her bir futbolcuya 300, antrenöre de 150Cumhuriyet Altını karşılığı Türk Lirası ödenmesi şeklinde gerçekleşmişti. Diğerlerine de farklı tutarda ödemeler yapılmıştı.
Söz konusu ödemeler, Gelir Vergisi Kanunu’nun 29/1. maddesinde yer alan “Ülke bakımından faydalı olan faaliyetleri teşvik amacıyla verilen ikramiye ve ödüller” kapsamında değerlendirilerek,vergiye tabi tutulmamıştı.
Yıllar sonra Federasyon hesaplarını inceleyen denetim elemanları da bu ödemelerin vergiye tabi olacağı görüşüyle, “vergi inceleme raporu” düzenlemiş ve bu rapora istinaden cezalı vergilendirme yoluna gidilmişti.
DANIŞTAY BOZDU
Federasyon’un kesilen vergi ve cezaya itiraz etmesi üzerine olay yargıya intikal etti. Danıştay “Elde edilen üstün başarı nedeniyle, teknik direktör, antrenör ve futbolculara Türkiye’de yapılan prim ödemelerinin tamamı, Gelir Vergisi Kanunu’nun 29/1. maddesi uyarınca vergiye tabi değildir.Diğerlerine yapılan ödemeler ise ücret olarak gelir vergisine tabidir” şeklinde karar verdi (Danıştay Dördüncü Dairesi’nin E:2008/1528, K: 2009/1905 sayılı kararı).
Danıştay’ın bu kararı ile Türk Milli Takımı teknik direktörü, antrenörü ve futbolcularına, dünya çapında üstün başarılarından dolayı Türkiye’de yapılan ödemelerin vergiye tabi tutulmayacağı, diğerlerine yapılan ödemelerin ise vergilendirileceği netleşmiş oldu.
Öğretim üyelerine küçük bir müjde
ÜNİVERSİTEDE devamlı statüde görev yapan öğretim üyelerinin, başka üniversitelerde de ders vermeleri halinde, “İki veya daha fazla işverenden ücret aldıkları” gerekçesiyle, duruma göre tüm ücretlerini yıllık gelir vergisi beyannamesi ile beyan etmeleri isteniliyordu. Bunun için birden sonraki işverenden alınan ücret toplamının 2009 ve 2010’da 22 bin, 2011 yılında da 23 bin lirayı aşması yeterliydi.
Danıştay, devamlı statüde görev yapan öğretim üyelerinin, üniversite dışında görevlendirildiği diğer üniversitelerin “İkinci işveren olarak kabul edilmeyeceğine, dolayısıyla gelir vergisi beyannamesi verilmesine gerek olmadığına oybirliğiyle” karar verdi (Danıştay Dördüncü Daire’sinin E:2009/6951, K:2010/1232 sayılı kararı).
Bu karara göre, devamlı statüde görev yapan öğretim üyelerinin, başka üniversitelerde verdiği dersler karşılığı aldığı ücretler, birden fazla işverenden alınmış ücret olarak kabul edilmeyeceği için ücretlerin beyanı ve ek vergi ödenmesi de söz konusu olmayacak.