Doktor muayenehanelerinin bulunduğu binadaki asansörün genişliği, en az 80 santim olacak. Yoksa hasta ya da tekerlekli sandalye giremez.
Yine, aynı Yönetmelik diyor Doktor muayenehanelerindeki tüm kapıların genişliği en az 110 santim olacak! Yoksa hasta ve tekerlekli sandalye giremez!
OLMAZSA NE OLACAK?
Çok basit;
Bu koşullara uymayan muayenehanelere ruhsat verilmeyecek.
Mevcutlar da 3 Ağustos 2011’den itibaren kapatılacak!..
Bakar mısınız?
80 santimlik asansöre sığıp üçüncü kata çıkabilen hasta ya da tekerlekli sandalye, nasıl olacak da örneğin 105santim olan kapıdan geçemeyecek?
80 santimlik asansöre binen hasta ya da tekerlekli sandalye, asansörden indiğinde genişliyor mu?
Yani hasta 80 santimlik asansör kapısından içeri girebilecek ama 109 santimlik kapıdan giremeyecek. Bu nedenle, tüm kapılar en az 110 santim olacak.
ÇOCUK MUSUN?
Bunu biri söylese; “Çocuk musun?” derler.
Hayır çocuk değil.
Sağlık Bakanlığı’nın 3 Ağustos 2010 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan “Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliği”nde yazıyor.
Bilen birisi dese “Yahu kardeşim, İmar Yönetmeliği’nde kapılar en az 90 santim olacak diyor.”
“Hadi git işine, Bayındırlık Bakanlığı inşaattan, bina asansöründen, kapı genişliğinden ne anlar? İmar Yönetmeliği’ni hazırlayanlar, Sağlık Bakanlığı’nın asansör ve kapı genişliği Yönetmeliği’ni hazırlayan doktorlarından ve uzmanlarından daha mı iyi bilecek?”
Şu olaya bir bakar mısınız?
80 santim genişliğindeki asansöre binebilen hasta, 110 santimlik kapıdan ancak içeri girebilirmiş!..
“Çocuk musun?” demeyin; asansör, kapı vs. hepsi Yönetmelik’te yazıyor.
KURTLA KUZU
Yukarıdaki yönetmeliğe karşı açılan davalarda yürütmeyi durdurma kararları çıktı ama Bakanlık aynı düzenlemeleri içeren bir başkasını hemen yayınlayıverdi.
Aslında binalar yıkılıp yenisi yapılsa, giriş kapısı 110 değil 210 santim olsa bile, iki doktor karı-koca da olsa aynı muayenehanede çalışmasa bile, olay bitmeyecek. Çatıya, “helikopter pisti” istenecek. O da olsa “göktekiyıldızlar” istenecek.
Kurt kuzuya “Suyu bulandırıyorsun, seni yiyeceğim” demiş.
Kuzu da “Sen derenin yukarı tarafındasın, ben ise alt tarafındayım. Su da senin olduğun taraftan bana doğru akıyor. Suyu nasıl bulandırırım?” dediğinde kurt:
“Ben kararımı verdim. Öyle de böyle de olsa seni yiyeceğim..” demiş.
İşte bu fıkra, yazmadıklarımız da dahil muayenehane olayını net olarak özetliyor…
