E-Yaklaşım / Ekim 2024 / Sayı: 382
I- GİRİŞ
Anonim şirketlerin de içinde bulunduğu tüm ticaret şirketleri tüzel kişiliği haizdir. Kâr amaçlı kurulan ticaret şirketleri ticaret siciline tescil ile tüzel kişilik kazanır ve faaliyetlerinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde tasfiye sürecine girerler. Tasfiyede amaç şirketin varlıklarını elden çıkararak alacak ve borç ilişkilerini sonlandırmak, varsa şirketin hukuksal ilişkilerini neticelendirmek ve nihai olarak şirket unvanının ticaret sicilinden terkinini sağlamak suretiyle hukuksal olarak varlığının sona erdirilmesidir. Tasfiye bakiyesinin paylaştırılması da tasfiye süreci içinde olan aşamalardan biri olup, bakiyenin taksim edilebilmesi için bazı koşulların varlığı gerekir.
II- TASFİYE KAVRAMI
A- TASFİYE KAVRAMI VE TASFİYENİN AMACI
Tasfiye kelime olarak arıtma, ayıklama, temizleme anlamına gelir([1]). Tüzel kişiler için faaliyetlerin sona ermesi, kişiliğin varlığının sona erdirilmesinden önce bu amaca yönelik olarak yapılan belirli iş ve işlemleri kapsayan süreç olarak tanımlanabilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda kollektif şirketlerde tasfiyenin amacını düzenleyen hükümde tasfiye memurlarının, şirketin faaliyette bulunduğu dönemde başlanmış olup da henüz sonuçlandırılmamış olan iş ve işlemleri tamamlamaya, şirketin borç ve taahhütlerini yerine getirmeye, şirketin alacaklarını toplamaya, gereğinde yargı yolu ile almaya ve varlıkları paraya çevirmeye, net varlığı elde etmeye yönelik ve yarayan bütün iş ve işlemleri yapmaya yetkili ve zorunlu oldukları düzenlenerek genel olarak tasfiye sürecinde yapılması gereken işlemler tanımlanmıştır (TTK Md. 291/1).
B- ANONİM ŞİRKETLERDE TASFİYE NEDENLERİ
Anonim şirketlerde tasfiye nedenleri iradi olabileceği gibi yasal bir zorunluluktan da kaynaklanabilir. Bu bağlamda anılan şirketlerin tasfiye nedenlerini düzenleyen hükümlere göre bu şirketler esas sözleşmede öngörülen sürenin sona ermesiyle, işletme konusunun gerçekleşmesiyle veya gerçekleşmesinin imkânsız hâle gelmesiyle, esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesiyle, genel kurul kararıyla, iflasına karar verilmesiyle, uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, haklı sebeplerin varlığı halinde mahkemeden alınacak kararla tasfiye sürecine girebilirler (TTK Md.529, 530, 531).
III-TASFİYE BAKİYESİNİN BÖLÜŞÜMÜ
A- TASFİYE BAKİYESİ KAVRAMI
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda kavram olarak açıklanmamakla birlikte tasfiye bakiyesi hakkında anılan Kanun’da yer alan hükümlerden bu tutarın şirketin borçları ödendikten ve pay sahiplerinin pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı işaret ettiği anlaşılmaktadır (TTK Md.543/1). Zira bilindiği üzere tasfiye süreci şirket varlıklarının şirket borçlarından fazla olması veya varlıklar ile borçların eşit miktarda çıkması yahut varlıkların borçları karşılamaya yetmemesi gibi üç şekilde gerçekleşebilir. İlk halde ortada olumlu tasfiye artığı, ikinci halde sıfır bakiye ve son halde ise şirketin iflasının istenmesini gerektiren durum mevcuttur (TTK Md. 542/1-c, 543/1). Dolayısıyla, dış tasfiyede şirket borçları ödendikten ve iç tasfiye kapsamında pay sahiplerine, ödedikleri sermaye bedelleri iade edildikten sonra, tasfiye halindeki şirketin hâlâ kalan bir varlığı söz konusu ise, bu kalan varlık “tasfiye bakiyesi” olarak kabul edilecek ve pay sahipleri arasında belirli esaslar dâhilinde dağıtılacaktır([2])