E-Yaklaşım / Ağustos 2024 / Sayı: 380
I- GİRİŞ
Şirketler yaşayan bir organizma oldukları için faaliyetlerinin devamı müddetince sermayeye ihtiyaç duyarlar. Şirketler ihtiyaç duydukları sermayeyi öz kaynaklarından karşılayabileceği gibi, ihtiyaç duyulan sermaye için şirkete yeni bir ortak alınabilir. Bunun dışında şirketlerin sermaye ihtiyacını karşılamalarında çeşitli alternatif yollar mevcuttur.
Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin ihtiyaç duydukları sermaye için sermaye artırımına gitmesi durumunda artırılan sermayenin karşılanmasında en çok uygulanan metot şirkete yerli veya yabancı uyruklu bir ortağın alınmasıdır. Bu şekilde şirket hem sermaye ihtiyacını karşılayacak, hem de şirket küresel rekabet ortamında yabancı ortağı sayesinde yurt dışı piyasalara açılabilecektir.
Şirketlerin ihtiyaç duydukları sermayeyi şirkete yeni bir ortak almak suretiyle karşılayamamaları durumunda önlerinde önemli bir alternatif seçenek daha vardır: Şirket ortakları tarafından taahhüt edilen sermayenin şirket ortaklarının daha sonraki yıllarda elde edeceği şirket kârından karşılanması.
Şirketler hukuku esas alındığında bu modele günümüzde sıklıkla başvurulmaktadır. Bunun bir sonucu olarak da şirketlerin ihtiyaç duydukları sermayenin bu şekilde karşılanması durumunda 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu (GVK)([1]) ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu (KVK)([2]) uyarınca vergi kesintisi, gelir veya kurumlar vergisi stopajı, yapıp yapmayacakları noktasında tereddüt yaşamaktadır.
Bu nedenle, tarafımıza bu konuda yöneltilen sorulara cevap vermek adına bu makalemizde öncelikle, kâr dağıtımı bağlı olarak yapılacak vergilendirme esasları üzerinde kısaca durulacak, daha sonra ise mükelleflerin tereddüt yaşadıkları bu konu hakkındaki kişisel düşüncelerimiz açıklanacaktır. Bu makalede ayrıca, vergilendirme noktasında yapılması gerekenler üzerinde durulacaktır.
II- KÂR DAĞITIMLARINDA VERGİLENDİRME ESASLARI
Türk vergi hukukuna göre kâr paylarının vergilendirilmesinde kâr payı ödemesinin gerçek kişilere yapılması durumunda vergilendirme 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu hükümlerine göre yapılır. Ödemenin bir kuruma yapılması durumunda ise 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu([3]) hükümleri uygulanır.
A- KÂR PAYI ÖDEMESİNİN BİR GERÇEK KİŞİYE YAPILMASI DURUMUNDA VERGİLENDİRME
GVK’nın 75. maddesine göre kâr payları menkul sermaye iradıdır. Madde hükmünde kâr paylarının türleri belirtilmiş ancak kavramın tanımı yapılmamıştır. GVK’nın 75. maddesi hükmü çerçevesinde, kâr payı (temettü), 6102 sayılı “Türk Ticaret Kanunu” (TTK)([4]) hükümlerine göre Türkiye’de kurulmuş olan sermaye şirketlerinin faaliyetleri sonucunda elde ettiği kazançtan, şirketin ortağı olan yerli ve/veya yabancı uyruklu gerçek veya tüzel kişilere, yönetim kurulu kararı gereğince nakden veya hesaben ödenen paralardır.