E-Yaklaşım / Mayıs 2024 / Sayı: 377
I- GİRİŞ
Ülkelerin toplam yatırımları içerisinde bilim, teknoloji ve inovasyona dönük yatırımları giderek artmaktadır. Küreselleşen dünyada rekabetçi üretim düzeyini yakalamak isteyen ülkeler, teori ile pratiğin bir araya geldiği üniversite sanayi işbirliğine son zamanlarda önem vermektedirler. Üniversitelerde icra edilen kuramsal bilgi çıktıları ile endüstrinin kurulu düzenini bir araya getiren teknokentler, önemli başarı hikâyelerine imza atmaktadırlar.
Rekabetçi üretim tekniği ile dış ticaretten daha fazla pay almak isteyen ülkeler, inovatif ürün üretmek ve hizmet sunmak gayesiyle Ar-Ge faaliyetlerine yönelik yatırımlarını her geçen gün arttırmaktadırlar. Bu doğrultuda tekonokentler, Ar-Ge ve tasarım merkezlerinin sayılarının artması ise gayet normaldir. Politika yapıcıların, Ar-Ge faaliyetlerine yönelik benimsediği teşvik edici politikanın bu artıştaki katkısı yadsınamaz.
Politika yapıcılar Ar-Ge faaliyetlerinde bulunan müteşebbislerin yeni yatırım kararı almasını kuvvetlendirmek için özellikle vergi politikası araçlarını kullanmaktadır. Zira yeni bir yatırımın maliyetleri arasında önemli bir yere sahip vergisel yükümlülükler bu özelliğiyle kritik bir öneme sahiptir. Söz konusu maliyet kaleminin azaltılması noktasında izlenecek teşvik edici bir politika ilgili ülkede katma değer yaratması çok yüksek ihtimaldir.
Ülkemizde de 28.02.2008 tarihinde kabul edilip, 12.03.2008 tarih ve 26814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 5746 Sayılı “Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun” ile birlikte Ar-Ge ve Tasarım merkezlerine yer verilmiştir. Söz konusu Kanunla ayrıca Ar-Ge faaliyetlerine dönük kamusal teşvikler tek çatı altında birleştirilmiş ve böylece teşviklerin daha sistematik ve şeffaf bir biçimde temin edilip etkileri izlenmeye başlanmıştır.
Söz konusu Kanun ile Ar-Ge merkezi ve tasarım merkezi olmak üzere iki yeni kavramdan bahsedilmesine rağmen uygulamada Ar-Ge merkezlerinin bilinirliği, tasarım merkezlerinin önüne geçmiştir. Hatta kamuoyunda Ar-Ge merkezi ile tasarım merkezleri aynı kavrammış gibi bir anlayış da söz konusudur. Bu çalışmanın amacı, Ar-Ge merkezlerinin gölgesinde kalmış ve inovatif süreçlere önemli katkı sunan tasarım merkezlerine sağlanan vergisel avantajları ortaya koymaktır.
II- TASARIM MERKEZLERİ
Tasarım; bir şeyin yapısını veya biçimini bir taslak, desen veya plan yaparak çalışmak, sanatsal bir şeyi planlamak veya tasarlamak, diğer bir ifadeyle görselleştirmek, sanatsal veya dekoratif bir çalışmanın unsurlarını veya niteliklerini tanzim etmek şeklinde tanımlanabilir([1]). Dünya Tasarım Organizasyonu (WDO) ise tasarımı, sanayi perspektifinden ele alarak “Endüstriyel Tasarım” olarak tarif etmektedir. Bu doğrultuda endüstriyel tasarım; “iş başarısı oluşturan ve yenilikçi ürünler, sistemler, hizmetler ve deneyimler aracılığıyla inovasyonu daha iyi standartlara dönüştürerek yaşam kalitesine yol açan süreç” şeklinde tanımlanır. Endüstriyel tasarım bu özelliğiyle hâlihazırdaki bir ürünü geliştirmek adına süreci daha pratik hale çevirerek sorunları çözmeyi amaçlayan ve bu amaca ilişkin yaratıcılık yeteneği gerektiren multidisipliner bir yapıyı bünyesinde barındırmaktadır([2]).
Tasarım merkezleri, belli bir faaliyet alanında tasarım odaklı temel ve tatbiki araştırma, geliştirme gibi uygulamalara gereksinim ve ilgi duyan fertlerin, işletmelerin ve birçok kuruluşun işbirliğiyle oluşturdukları inovasyon odaklı tasarım laboratuvarları veya alanları şeklinde tanımlanmaktadır([3]).
Tasarım merkezleri sistematiğine bakıldığında karşımıza tasarım ofisi, pazarlama ünitesi, üretim ve ilk örnek atölyesi, araştırma ve test laboratuvarı, eğitim ve toplantı gibi sosyal faaliyetlerin yapılacağı mekânların olması gerekmektedir. Bu mekânlar dışında tasarıma katkı sağlayacak birimlerin yer alması da olasıdır([4]).
26 Şubat 2016 tarihinde Resmi Gazete’de yayımlanarak yasalaşan Ar-Ge Reform Paketi kapsamında yapılan değişiklikleriyle başta 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında Kanun olmak üzere ülkemiz Ar-Ge ve yenilik ekosistemini geliştirecek pek çok düzenleme getirilmiştir. Bu düzenlemelerin başında tasarım faaliyetlerinin de Ar-Ge faaliyetleri gibi destek kapsamına alınması gelmektedir. Bu sayede, yüksek katma değerli teknolojik ürünlerin üretimi söz konusu olacaktır. Yine bu kanun kapsamında Tasarım Merkezleri kavramı mevzuata girmiş ve Tasarım merkezlerine de birçok önemli destekler getirilmiştir. Özel Sektör Tasarım Merkezleri; Tasarım, teknoloji ve insan kaynaklarına yapılan yatırımların, teknolojik gelişmişlik, yüksek rekabet gücü ve yüksek refah seviyesi olarak geri döndüğü anlayışıyla hazırlanan 5746 sayılı Kanun kapsamında kurulmakta ve faaliyet göstermektedir.
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın verilerine göre, 31 Mart 2024 tarihli itibariyle Türkiye genelinde 329 Tasarım Merkezi bulunmaktadır. Tasarım merkezlerinde hâlihazırda 7990 personel görev yapmaktadır. İlgili tarih itibariyle tamamlanmış tasarım projesi sayısı 11.564, devam etmekte olan proje sayısı ise 2.396’dır. Tasarım merkezlerindeki sektörel dağılıma bakıldığında, 53 merkez ile tekstil sektörü ilk sırada olduğu görülecektir. Tekstil sektörünü 42 merkezi ile mühendislik/mimarlık, 39 merkez ile makine ve teçhizat imalatı izlemektedir.
III- TASARIM MERKEZLERİNE SAĞLANAN İLAVE TASARIM İNDİRİMİ
5746 sayılı Kanun kapsamında tasarım faaliyetleri ve merkezleri birtakım teşviklerle desteklenmiştir. İlgili Kanun hükümleri ve yönetmelikler çerçevesinde tasarım merkezlerine sağlanan teşviklere aşağıda başlıklar halinde yer verilmiştir:
Tasarım İndirimi: tasarıma yönelik tüm harcamaların (münhasıran yenilikçi Ar-Ge harcamaları) % 100’ü gelir ve kurumlar vergisinden muaf tutulmaktadır. Tasarım merkezlerinde uygulanan tasarım faaliyetleri kapsamında değerlendi…