Mükelleflerce Gider Yazılabilecek Zarar Ziyan Ve Tazminatlar

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Altar Ömer ARPACI*

E-Yaklaşım / Mart 2024 / Sayı: 375

I- GİRİŞ

Ticari kazancın tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin 3 numaralı bendinde; işle ilgili olmak şartıyla mukavelenameye veya ilama veya Kanun emrine istinaden ödenen zarar ziyan ve tazminatların indirimi hüküm altına alınmıştır. Ancak, her ödenen zarar, ziyan ve tazminatın gider olarak indirilebilmesi mümkün değildir. Bu çalışmamızda zarar, ziyan ve tazminat giderleri konusu vergisel açıdan hukuksal yapısı ve uygulamaya ilişkin özellik arz eden hususlar belirtilerek irdelenecektir.

II- GİDER KAYDI İÇİN ARANAN ŞARTLAR

A- ZARAR, ZİYAN VE TAZMİNATIN İŞLE İLGİLİ OLMASI

Ticari Kazancın tespitinde, her giderin hasılattan indirilmesi, kabul edilmemiştir. Masraf kaydedilebilmesi için, yapılan giderin, ticari kazancın “elde edilmesi ve idame ettirilmesi” ile ilgili olması gerekir. Ödemenin işle ilgili olmasından anlaşılması gereken, şahsi bir nitelik taşmaması ve işletme sahibinin kusurundan kaynaklanmaması gerektiğidir.

Bir giderin (ödemenin) kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olup olmadığını tayininde esas alınabilecek bazı temel gösterge ve ölçüler aşağıda yer almaktadır.

. Yapılan giderle (ödenen tazminatla) kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi arasında illiyet ilişkisi bulunmalıdır.

. Yapılan ödeme, kazancın büyüklüğü ile mütenasip olmalıdır.

B- ZARAR, ZİYAN VE TAZMİNATIN MUKAVELENAME, İLAM VEYA KANUN EMRİNE DAYANMASI

Ticari kazancın tespitinde işletmeler tarafından ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider kaydedilebilmesi için ödemenin mukavelenameye(sözleşme), ilama veya kanun emrine(kanun hükmü) istinaden ödenmiş olması zorunludur. Bu şartlar taşınmaksızın ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar gider yazılamaz.

Mukaveleye dayanılarak ödenen zarar, ziyan veya tazminatın gider kaydedilebilmesi için öncelikle taraflar arasında muteber bir mukavelenin tanzim edilmiş olması gerekir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, mukavelenin mutlaka yazılı olması gerektiğidir; varlığı ve gerçekliği ispat edilebilir olmasına rağmen. Sözlü olarak yapılmış bir anlaşma hükmüne dayanan zarar-ziyan veya tazminat ödemelerinin gider kabul edilemeyeceğidir.

40. maddenin 3 numaralı bendinde geçen ilam kavramından; ödemeye mahkeme kararı ile hükmedilmesi anlaşılmalıdır. Ayrıca ödeme emri verir nitelikteki ilamları anlamak gerekmektedir. Örneğin zarar tespitine yönelik mahkeme kararları bu anlamda ilam kabul edilerek ödenen tazminat gider yazılamaz.

Öte yandan mukavelenameye, ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatların gider kaydedilmesinde, Gelir Vergisi Kanunu’nun 41. maddesinin 5 numaralı bendinin de göz önünde bulundurulması gerekir. Bu şartlar yerine gelmiş olsa dahi, işletme sahibinin suçlarından doğan tazminatların gider olarak dikkate alınması mümkün değildir. Ayrıca 41. maddenin 5 numaralı bendinin parantez içi hükmünde belirtildiği üzere akitlerde cezai şart olarak derpiş edilen tazminatlar, cezai mahiyette tazminat sayılmaz. Dolayısı ile mukavelenameden doğan bu tür tazminatların, masraf kaydı iş sahibinin kusurluluk durumu araştırılmaksızın kabul edilir. Ancak burada da, yukarıda açıklanan şartlar, işle ilgili olmak, muvazaa ihtiva etmemek gibi hususların geçerli olduğu bilinmelidir. Ayrıca mahkeme ilamına istinaden ödenen tazminat, faiz, vekalet ücreti, mahkeme harcı ve konuya ilişkin masraflarla ilgili olarak kurumun kusurlu bulunduğu orana isabet eden kısım kazancınızın tespitinde gider olarak indirim konusu yapılması mümkün değildir. Ancak kusurlu olmayan kısma isabet eden tutarın gider olarak indirim konusu yapılması mümkündür.

Bir diğer önemli nokta da cezai şart ödemesinin, bazı hususlar oluştuğunda kendiliğinden devreye girmesi, yani ayrıca bir merci kararının (örneğin mahkeme kararı gibi) aranmayacağı hakkında akitte açık bir hükmün yer almış bulunmasıdır. Aksi halde mukavelede bulunmasına ve ödenmesi için gerekli tüm şartları taşımasına rağmen, bu ödemenin gider kaydedilebilmesi için mahkeme kararı gerekecektir.

C- ZARAR, ZİYAN VE TAZMİNATIN İŞLETME SAHİBİNİN ŞAHSİ KUSURUNDAN DOĞMAMASI

Söz konusu ödemelerin gider yazılabilmesi için gerekli bir diğer koşul ise; zarar, ziyan ve tazminatların işletme sahibinin şahsi kusurundan kaynaklanmamış olmasıdır. Örneğin hız sınırını ihlal eden mükellefin ödediği ceza, kanun emrine dayanılarak ödendiği gerekçe gösterilerek gider yazılamaz. İşletme sahibinin şahsi kusurunun bulunması halinde, bundan kaynaklanan zarar, ziyan ve tazminat işle ilgili olsa dahi, gider olarak hasılattan indirilemez. Trafik cezaları bu konunun güzel bir örneğini teşkil etmektedir. İstiap haddinden fazla yükleme yapan kamyonun yol açtığı kaza için ödenen tazminatta gider yazılamaz. Çünkü iş ahlakına ve mesleki kurallara uymayan davranışlar ile tacirin basiretli bir iş adamı olarak gerekli özeni göstermemesinden doğan tazminatlar giderleştirilemezler.

Ancak, işletme sahibinin, şahsi kusuru olmamasına rağmen, Borçlar Kanununun istihdam edenlerin kusursuz mesuliyetini öngören hükümleri çerçevesinde sorumlu sayılarak ödemek zorunda kaldığı zarar – ziyan ve tazminatlar, buna neden olan fiilin doğmaması için kendisine düşen gerekli bütün tedbirlerin alınmış olması şartıyla gider yazılabilir.

D- ZARAR ZİYAN VE TAZMİNATIN ÖDENMİŞ OLMASI

Konuyla ilgili olarak belirtilmesi gereken en önemli nokta ise; gider olarak dikkate alınabilmeleri için, bu zarar, ziyan ve tazminatların mutlaka Ödenmiş olması gerekliliğidir. Uygulamada mükelleflerin tahakkuk etse dahi bu zarar, ziyan ve tazminatların kanuni defterlerinde gider yazdıkları görülmektedir. Oysa Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddenin 3 numaralı bendinde açıkça ödemeden bahsedildiği için tahakkuk etmiş ancak ödenmemiş zarar, ziyan ve tazminatların gider yazılması mümkün değildir.

Zarar, ziyan tazminat ödemelerinin yukarıda sayılan tüm şartları taşımış olsalar dahi ticari kazancın tespitinde gider olarak nazara alınabilmesi için, ödemenin fiilen belgelenmesi, gerekmektedir.

III- ÖZELLİK ARZEDEN HUSUSLAR

Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddenin 3 numaralı bendinde belirtilen şartların gerçekleşmesi halinde; nakliye sırasında malın çalınması veya kaybolması ya da herhangi bir şekilde zarar g&oum…

Görüntülenme Sayısı