Anonim Şirket Adına Düzenlenmeyen Faturaların İndirim Konusu Yapılması

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Salih ÇALAL*

E-Yaklaşım / Ekim 2023 / Sayı: 370

I- GİRİŞ

Fatura, ödemeyi tahsil etmesi için satıcı tarafından alıcıya verilen bir belgedir. Satın alınan ürünlerin veya alıcıya verilen hizmetlerin maliyetini içerir. Faturalar ayrıca satıcı ve müşterinin adlarını, mal veya hizmetlerin tanımını, fiyatını ve ödeme koşullarını içeriyorsa yasal kayıt işlevi görebilir. Tüm fatura türlerinin siparişlerini takip edebilmesi ve ücretleri fatura numarasına göre ayırabilmesi için benzersiz bir fatura numarasına sahip olması gerekir.

Genel olarak sigorta şirketlerinin, sigorta poliçesi yaptıran müşterilerin zarar ya da hasarlarını acilen gidermek istedikleri durumlarda, işin müşteriler tarafından bulunan başka firmalara yaptırıldığı, müşteriler adına kesilen fatura bedelinin ise ilgili sigorta şirketlerinden temin edildiği uygulamada karşılaşılan bir durumdur. Bu gibi durumlarda şirketler adına düzenlenmeyen ancak ilgili şirket tarafından ödenen fatura bedellerinin gider olarak kaydedilip kaydedilmeyeceği hususu yazımız kapsamında incelenecektir.

II- ANONİM ŞİRKET ADINA DÜZENLENMEYEN ANCAK ŞİRKET TARAFINDAN ÖDENEN FATURA TUTARLARININ İNDİRİM KONUSU YAPILMASI

Bilindiği üzere tüm fatura türlerine alıcı ve satıcı bilgilerini eklenmelidir. Örneğin, alıcının yeniden sipariş vermek istemesi veya herhangi bir sorusu olması durumunda, alıcının firmalara ve satıcıya ait bilgileri alması gerekir. Bu husus, yalnızca süreci daha sorunsuz hale getirmekle kalmaz, aynı zamanda kayıt tutmayla ilgili tüm yasal gereklilikleri de kapsamaktadır.

. Kurumlar Vergisi Kanunu Açısından;

5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 6. maddesinde kurumlar vergisinin mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde, Gelir Vergisi Kanununun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış olup, safi kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 8. maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesindeki giderler, hasılattan indirim konusu yapılmaktadır.

Gelir Vergisi Kanunu’nun 40. maddesinin birinci fıkrasında, ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderlerin, kazancın elde edilmesi ve idamesi ile ilgili olduğunun kabulü için; işin mahiyeti ve genişliği ile uygun olması, giderle kazancın elde edilmesi ve idamesi arasında illiyet bağının bulunması, giderlerin keyfi olmaması yani kazancın elde edilmesi için mecburi olarak yapılması, yapılan gider karşılığında gayri maddi bir kıymet iktisap edilmemiş olması ve Vergi Usul Kanununa göre tevsik edici belgelere dayandırılması gerekmektedir.

Ticari kazancın tespitinde iki temel ilke geçerlidir. Bunlar “dönemsellik” ve “tahakkuk esası” ilkeleridir. Tahakkuk esası ilkesinde, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmiş olması, yani geliri veya gideri doğuran işlemin tekemmül etmesinin yanı sıra, miktarının ve işlemden kaynaklanan alacağın veya borcun ödeme şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bu esas dikkate alındığında, bir gelir unsurunun, özel bir düzenleme bulunmadığı s&…

Görüntülenme Sayısı