Mirasın Reddi Nedeniyle Tapu Ve Vergi Kayıtlarında Düzeltme Gerekmesi Halinde Uygulamada Yaşanan Sorunlar

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Bülent ÇİTÇİ*  **

E-Yaklaşım / Eylül 2023 / Sayı: 369

I- GİRİŞ

Uygulamada kişilerin bilgisi, iradesi ve onayı dışında sahte bir imzayla veraset vergisi beyannamesi verilebilmekte ve miras konusu gayrimenkuller mirasçılardan yalnızca birisinin tapuya başvurusuyla miras belgesinde yazılı tüm kişilerin üzerine geçebilmektedir. 

Aşağıda aynı zamanda bir mükellef hakkı olan mirasın reddi konusu medeni hukuk, tapu mevzuatı ve vergi hukuku çerçevesinde incelenecek, miras reddi nedeniyle tapu ve vergi kayıtlarının düzeltilmesi gerektiğinde uygulamada karşılaşılan sorunlar irdelenecektir.

II- VERASET VE VERGİ HUKUKU İLİŞKİSİ

Veraset; bir kişinin ölümü ile mal varlığının hayatta bulunan mirasçılarına geçişidir. Mirasın; miras bırakanın ölümüyle birlikte, tüm hak, alacak ve borçları ile kendiliğinden ve bir bütün olarak (kül halinde) mirasçılara geçmesi her zaman mirasçı lehine olan bir durum olmayıp, mirasçılar yasal olarak mirası reddetme hakkına sahiptir.

Yasal (kanuni) mirasçılar, “miras bırakanın ölümüyle beraber, miras hakkına sahip olan kan hısımları, miras bırakanın eşi, evlatlığı ve devlet” olarak tanımlanmaktadır. Hiçbir mirasçının terekede tek başına tasarrufta bulunması mümkün değildir. Dolayısıyla, veraset kapsamındaki malların mülkiyetinin geçişi tek başına mükellefiyeti doğurmamaktadır. Ölüm halinde veraset ve intikal vergisi kapsamında mükellefiyetin doğuşu çeşitli durumlara bağlanmış olmakla birlikte esas itibariyle beyannamenin verilmesiyle başlamaktadır. Veraset ve intikal vergisi mükellefiyetine ilişkin hususlar 7338 sayılı Veraset ve İntikal Vergisi Kanunuyla (VİVK) düzenlenmiştir.

III- MİRAS REDDİNİN HUKUKİ MAHİYETİ

Medeni Kanunu’nun (TMK) 611. maddesine göre; yasal mirasçılardan birinin mirası reddetmesi halinde ona ait pay, miras açıldığında o kişi sağ değilmiş gibi kabul edilerek, miras bırakanın ölüme bağlı tasarruflarıyla ilgili başka arzusu olmaması halinde en yakın diğer mirasçılarına geçer. Hukukumuzda iki tür mirası ret imkânı bulunmaktadır. Bunlardan ilki mirasın gerçek reddi ikincisi ise mirasın hükmen reddidir. Reddi miras veya mirasın reddi işleminin  noterden yapılması mümkün olmayıp yalnızca sulh hukuk mahkemesinde reddi miras başvurusu/davası yoluyla yapılabilir.

TMK’nın 605. maddesinin 1. fıkrasınca gerçek red; “miras bırakanın ölümünden sonra mirasçılık sıfatını kazanmış olan mirasçının kendi iradesiyle bu sıfata son vermesi”dir. Mirasçı miras bırakanın son yerleşim yerindeki Sulh Hukuk Mahkemesine yazılı veya sözlü olarak beyanda bulunmak suretiyle mirası reddedebilir (TMK. madde 609) Bu ret beyanı mirasın tümünü kapsayacak şekilde kayıtsız ve şartsız olmak zorundadır. Miras kısmen reddedilemez. Miras ölümden sonra 3 aylık süre içerisinde reddedilebilir. Bu 3 aylık süre ise mirasçıların mirasçı olduklarını daha sonra…

Görüntülenme Sayısı