E-Yaklaşım / Temmuz 2023 / Sayı: 367
I- GİRİŞ
1929 Ekonomik Buhranı ile büyük bir üne kavuşan Keynesyen İktisadi Düşünce, devletin maliye politikası araçları ile ekonomiye aktif müdahalesini önermektedir. Maliye politikası kapsamında yer alan kamu gelirleri politikası ise maliye politikasının önemli bir alt politikasıdır. Zira kamu gelirleri arasında mutlak bir hâkimiyete sahip olan vergiler, bir yandan hazineye kaynak sağlaması diğer yandan da ekonomik karar birimlerinin tüketim, yatırım ve tasarruf kararlarını etkilemesi nedeniyle etkili bir araç haline gelmektedir.
Ekonomi yönetimleri, ilgili ülkenin ekonomik, sosyal ve siyasi dinamiklerini göz önüne alarak bir kamu gelirleri politikası, farklı bir söylemle vergi politikası belirlerler. Politika yapıcılar bu bağlamda gelir dağılımında adaleti sağlamak adına vergi oranlarında alt gelir grubunda yer alanlar lehine düzenlemeler yapabilirler. Politika yapıcılar eğer, üretimi ve istihdamı arttırmayı amaçlarlarsa işletmelerin finansal yapısında iyileştirmeler yapıcı, onların ihtiyaç duyduğu kaynaklara erişimi kolaylaştırıcı vergisel düzenlemelere imza atabilmektedirler.
Bilindiği üzere, ülkemizde üretim faktörlerinden olan sermaye, kıt bir yapıya sahiptir. İstikrarlı ekonomik büyümenin sağlanmasında kritik bir rol oynayan sermayenin birikiminin sağlanması adına, ekonomi yönetimi birçok uygulamayı hayata geçirmektedir. Söz konusu uygulamaların en dikkat çekicilerinden birisi de sermaye artırımlarını nakit olarak yapan şirketlere tanınan vergi indirimidir. Nakdi sermaye artışı indirimi olarak da bilinen bu uygulama öz itibariyle bir vergi teşvikidir.
Nakdi sermaye artışı indirimi ile mali idare, şirketlerin hem güçlü, sağlam bir finansal yapıya kavuşmasını teşvik eder, hem de ihtiyaç duyduğu finansmana kolay bir şekilde erişmesini sağlar. Şirketlerin belirli şartları sağlaması durumunda, kurumlar vergisi matrahında indirim hakkı tanıması nedeniyle cazip bir vergi teşviki olan bu uygulama ise ticaret hukukunda ortaya çıkan yeni oluşumlar nedeniyle dinamik bir yapıya sahiptir.
Bu çalışmada, ekonomik işleyişte meydana gelen değişimler nedeniyle, mali idare tarafından nakdi sermaye artışı indirimi hakkında açıklanan görüşlere ve yasal değişiklikler bağlamında, söz konusu vergi teşvikinin güncel hali ortaya konmaya çalışılacaktır.
II- NAKDİ SERMAYE ARTIŞ İNDİRİMİ
07.04.2015 tarih ve 29319 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan, 6637 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 8’nci maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 10. maddesinin birinci fıkrasına (ı) bendi eklenmiştir. Bahse konu bent hükmü;
“Finans, bankacılık ve sigortacılık sektörlerinde faaliyet gösteren kurumlar ile kamu iktisadi teşebbüsleri hariç olmak üzere sermaye şirketlerinin ilgili hesap dönemi içinde, ticaret siciline tescil edilmiş olan ödenmiş veya çıkarılmış sermaye tutarlarındaki nakdi sermaye artışları veya yeni kurulan sermaye şirketlerinde ödenmiş sermayenin nakit olarak karşılanan kısmı üzerinden Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından indirimden yararlanılan yıl için en son açıklanan bankalarca açılan TL cinsinden ticari kredilere uygulanan ağırlıklı yıllık ortalama faiz oranı dikkate alınarak, ilgili hesap döneminin sonuna kadar hesaplanan tutarın % 50’sinin, kurumlar vergisi matrahının tespitinde kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek şartıyla, kurum kazancından indirim konusu yapılabileceği hüküm altına alınmıştır 01.07.2015 tarihinden itibaren hüküm ifade etmek üzere, 6637 sayılı Kanun’un ilgili hükmü mucibince, sermaye şirketlerinin nakden yapmış oldukları sermaye art…