İş Kanunu’nda Derhal Fesih Hakkının Kullanılmasında Altı İşgünü Süre

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Akın ŞİMŞEK*

Yaklaşım / Mayıs 2022 / Sayı: 353

 

I- GİRİŞ

4857 sayılı İş Kanunu’nda gerek işçi gerekse işveren açısından karşı tarafın ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan halleri nedeniyle iş sözleşmesini fesih yetkisi sürelerle sınırlanmıştır. Kanun’un derhal fesih hakkını kullanma süresi ile ilgili 26. maddesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi ve işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisi için iki hak düşürücü süre söz konusudur. Öğrenme gününden başlayarak altı işgünü, olaydan itibaren bir yıl. 1475 sayılı Kanun’dan aynen aktarılan bu maddeye 4857 sayılı Kanunda bir ekleme yapılmıştır. Ülkemizde son yıllarda, özellikle bankacılık alanında yaşanan kötü niyetli davranışlar dikkate alınmış ve işçinin maddi bir çıkar sağlaması durumunda bu bir yıllık hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı belirtilmiştir. Buna göre, işçinin kendisine maddi çıkar sağlayacak bir yolsuzluk yaptığının aradan bir yıl geçtikten sonra öğrenilmesi veya anlaşılması durumunda da sözleşmesi 25. maddenin (II) numaralı bendi uyarınca feshedilebilecektir.

Bu makalede 4857 sayılı Kanun’un 24 ve 25. maddelerinde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisinin kullanılmasında sürelerden ve özellikle yargı kararları çerçevesinde altı işgünlük sürenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslardan bahsedilecektir.

II- YASAL MEVZUAT

4857 sayılı iş Kanunu’nun Derhal fesih hakkını kullanma süresi” başlıklı 26. maddesinde Kanun’un 24 ve 25. maddelerde gösterilen ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan hallere dayanarak işçi veya işveren için tanınmış olan sözleşmeyi fesih yetkisinin, iki taraftan birinin bu çeşit davranışlarda bulunduğunu diğer tarafın öğrendiği günden başlayarak altı iş günü geçtikten ve her halde fiilin gerçekleşmesinden itibaren bir yıl sonra kullanılamayacağı hükme bağlanmıştır. Ancak işçinin olayda maddi çıkar sağlaması halinde bir yıllık sürenin uygulanmayacağı da özellikle belirtilmiştir. Bu haller sebebiyle işçi yahut işverenden iş sözleşmesini öngörülen süre içinde feshedenlerin diğer taraftan tazminat hakları da saklı tutulmuştur.

III- SÜRELERİN BAŞLANGICI

İşçi veya işveren bakımından haklı fesih nedenlerinin ortaya çıkması halinde, iş sözleşmesinin diğer tarafının sözleşmeyi haklı nedenle fesih yetkisinin kullanılma süresi sınırsız değildir. Bu bakımdan 4857 İş Kanunu’nun 26. maddesinde, fesih nedeninin öğrenildiği tarih ile olayın gerçekleştiği tarih başlangıç esas alınmak üzere iki ayrı süre öngörülmüştür. Bu süreler içinde fesih yoluna gitmeyen işçi ya da işverenin feshi, haklı bir feshin sonuçlarını doğurmaz. Bu süre, feshe neden olan olayın diğer tarafça öğretilmesinden itibaren altı işgünü ve herhalde fiilin gerçekleştiği tarihten itibaren bir yıl olarak belirlenmiştir. 4857 sayılı İş Kanunu’nda, işçinin maddî çıkar sağlamış olması halinde bir yıllık sürenin işlemeyeceği öngörülmüştür. O halde, haklı feshe neden olan olayda işçinin maddî bir menfaati olmuşsa, altı işgününe riayet etmek koşuluyla olayın üzerinden ne kadar süre geçerse geçsin işverenin haklı fesih imkânı vardır. Altı iş günlük süre işçi ya da işverenin haklı feshe neden olan olayı öğrendiği günden itibaren işlemeye başlar. Olayı öğrenme günü hesaba katılmaksızın, takip eden iş günleri sayılarak altıncı günün bitiminde haklı fesih yetkisi sona erer. İşverenin tüzel kişi olması durumunda altı işgünlük süre feshe yetkili merciin öğrendiği günden başlar. Bu konuda müfettiş soruşturması yapılması, olayın disiplin kurulunca görüşülmesi süreyi başlatmaz. Olayın feshe yetkili kişi ya da kur…

Görüntülenme Sayısı