Yazar: Ali EKMEN*
I-
GİRİŞ
Dünya üzerinde her ticaret bölgesinin
sınırları ve kendine has kuralları vardır. Ülkelerin mevzuatları tarafından
belirlenen bu kurallara göre ticaret ilişkileri gerçekleştirilir. Bu sınırlarla
farklı yönlerden ayrılan serbest bölgeler ise avantajları oldukça fazla olan,
hacmi yüksek yerlerdir. Bu bölgeler, serbest ticaret anlaşması olan, ticareti
kapsayan bölgelerdir. Böylelikle firmalar ticaret engellerini aşarak, mal ve
hizmet ticaretini artırabilirler. Serbest ticaret bölgesi, üye ülkeleri serbest
ticaret anlaşması imzalamış olan bir ticaret bloğunu kapsayan bölgedir. Bu tür
anlaşmalar, ticaret engellerini, ithalat kotalarını ve
tarifelerini azaltmak ve birbirleriyle mal ve hizmet ticaretini artırmak için
en az iki ülke arasındaki işbirliğini içermektedir.
Bu çalışmada, serbest bölgede
bulunmayan ve yurtiçinde faaliyet gösteren şirketlerin serbest bölgelerde şube
açmaları halinde, söz konusu şubelerde defter kayıtlarının döviz cinsinden mi
yoksa Türk Lirası cinsinden mi tutulması gerektiği, yasal defterlerin Türk
Lirası cinsinden tutulması halinde kur farklarının durumu ile serbest bölgede
ifa edilen hizmetler karşılığında elde edilen satış hasılatlarının kurumlar
vergisi ve katma değer vergisi (KDV) karşısındaki durumu incelenecektir.
II-
SERBEST BÖLGEDE YER ALAN ŞUBEDE FAALİYETTE BULUNAN MÜKELLEFİN KURUMLAR VERGİSİ
VE KDV İSTİSNASI İLE DEFTER KAYDI
Serbest bölgelerde sanayi ve ticari
faaliyetler için ülkede sağlanandan daha geniş muafiyet ve teşvikler
tanınmaktadır. Paydaşlar rahatlıkla bu serbest bölgelere gidip alışveriş
yapabilirler. Ancak; serbest bölgelerden alınan mallar bölge dışına çıkarılmak
istenildiğinde yasalarda belirtilen yükümlülüklerin gerçekleştirilmesi gerekir.
Aynı durum serbest bölgelere gidip ticaret yapmak isteyenler içinde geçerlidir.
Bu bölgelere eşya giriş çıkışlarında Serbest Bölge İşlem Formu düzenlenmek
zorundadır.
Serbest bölgede şubesi bulunan firmaların bu şubelerden elde ettikleri kazançların vergilendirilmesine yönelik usuller aşağıdaki başlıklar halinde açıklanmıştır.
A- 5520 SAYILI KURUMLAR VERGİSİ KANUNU UYGULAMASI
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun
6. maddesinde, kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde
ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı ve safi kurum kazancının
tespitinde Gelir Vergisi Kanunu’nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin
uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu’nun
Geçici 3. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, 06/02/2004 tarihine kadar
(bu tarih dahil) serbest bölgelerde faaliyette bulunmak üzere faaliyet ruhsatı
almış mükelleflerin, ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı olmak üzere bölgelerde
gerçekleştirdikleri faaliyetler dolayısıyla elde ettikleri kazançların gelir
veya kurumlar vergisinden müstesna olacağı; aynı maddenin ikinci fıkrasının
6772 sayılı Kanun’un 7. maddesiyle değişmeden önceki (a) bendinde de serbest
bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu bölgelerde imal
ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançlarının Avrupa Birliğine
tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren yıllık vergileme döneminin sonuna
kadar gelir veya kurumlar vergisinden müstesna tutulduğu hükme bağlanmıştır.
Öte yandan, 6772 sayılı Kanun’un 7.
maddesiyle 3218 sayılı Kanun’un Geçici 3. maddesinin ikinci fıkrasında;
“Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği
tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar;
a) Serbest bölgelerde üretim faaliyetinde bulunan mükelleflerin bu bölgelerde imal ettikleri ürünlerin satışından elde ettikleri kazançları ile serbest bölgelerde, bakım, onarım, montaj, demontaj, elleçleme, ayrıştırma, ambalajlama, etiketleme, test etme, depolama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan ve hizmetin tamamını Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara veren hizmet işletmelerinin, söz konusu hizmetlere konu malların serbest bölgelerden Türkiye’ye herhangi bir şekilde girişi olmaksızın yabancı bir ülkeye gönderilme…