Delil Tespiti Kavramı ve Vergi Yargılama Hukukunda Uygulanabilirliği (E-Yaklaşım)

[responsivevoice_button voice="Turkish Male" buttontext="Makaleyi Sesli Dinle"]

Yazar: Mehmet Ezhan DOĞRUSÖZ*

E-Yaklaşım / Şubat 2023 / Sayı: 362

I- GİRİŞ

Bir davada, gerek davacı gerekse davalı açısından, maddi olaya ilişkin tartışma konusu olan hususların ispatında önemli bir araç olarak delil kavramı ortaya çıkmaktadır. Bir yargılamada, yargı makamının ikna edilmesi yönünde delillerin varlığı, bir davanın kazanılmasında anahtar bir role sahip olmaktadır.

Delil kavramının bu önemi karşısında, bir uyuşmazlıkta, kural olarak delillerin zamanında ve eksiksiz sunulması gerekmektedir. Ancak, bazı durumlarda, dava aşamasında hatta davanın açılmasından önce, özellikle kaybolma tehlikesine karşı delillerin tespit edilmesi gerekebilir. Aksi hal, delillerin bir zaman sonra ulaşılamaz hale gelmesidir. Tabi ki bu durumda, adaletin tahakkuku açısından sakınca ortaya çıkaracaktır. İşte bu noktada delil tespiti kavramı gündeme gelmektedir.  

Hukuk mevzuatımızda da yer verilen delil tespiti (kanıt tespiti) kavramının gerek mevzuattaki düzenlemesi gerekse de vergi yargılamasında uygulanabilirliği hususu, bu yazının konusunu teşkil etmektedir.

II- DELİL TESPİTİ KAVRAMI  

Delil, belli bir olayın gerçekliği konusunda diğer bir deyişle meydana gelip gelmediği noktasında, hâkimi ikna yönünde başvurulan bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu yönü ile delil kavramı, ispat faaliyetinde önemli bir faktör olarak yer almaktadır.

Yargılama hukuklarında delillerin, yargılamanın seyrini etkileyen işlevi dolayısıyla elde edilmesi ve yargı makamının dikkatine sunulması taraflar için büyük bir önem taşımaktadır. Yukarıda ifade edildiği gibi, bazı hallerde, tarafların veya taraflardan birinin delillerin tespitini isteme gereği de doğabilmektedir. Bu durum, özellikle, delilin zamanında elde edilemez ise kaybolma tehlikesi taşıdığı hallerde ortaya çıkmaktadır. Bu önemi dolayısıyla da kanunlarımızda delil tespiti yönünde düzenlemeler yapılmış bulunmaktadır.     

Davacının henüz esas davasını açmadan evvel davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla; keşif, bilirkişi incelemesi ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemleri yaptırmasına delil tespiti denmektedir. Delil tespiti sadece henüz esas dava açılmadan önce yaptırılmaz, görülmekte olan bir davada yargılama safhaları itibariyle henüz dayanılan bir delilin toplanmasına sıra gelmemiş olmakla beraber şartları varsa söz konusu delilin toplanması kapsamında keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yapılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılması talep edilebilir([1]).

Delil tespiti için temel iki şart bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, henüz inceleme sırası gelmemiş delillerin tespiti, ikincisi ise delil tespiti talep edenin bunda hukuki yararının olmasıdır. Bu nedenle inceleme sırası gelmiş bir delil hakkında delil tespiti istenemez. Çünkü o anda yapılan delil tespiti olmayıp bizzat delilin incelenmesidir([2]).

Kanıtların tespiti ile tespit davasını birbirine karıştırmamak gerekir. Tespit davası, bağımsız bir davadır, başlı başına bir yargılama konusudur. Oysa kanıtların tespiti geçici bir hukuksal korumadır, dava değildir. Tespit davasının konusu, hu…

Görüntülenme Sayısı