Değersiz Alacaklara İlişkin KDV İndirimi

Yazar: Nuri DEĞER*

Yaklaşım / Aralık 2022 / Sayı: 360

I- GİRİŞ

Ticari hayatta denilebilir ki her mükellefin miktarı ve oranı farklı olmakla birlikte alacağı ve borcu bulunabilir.

Mükellefler için son derece önemli olan alacağını, anlaşılan vadede tahsil edememesi ve hatta tahsilinin imkansız olması halinde, vergi uygulaması konusunda yapabilecekleri işlemler ve özellikle söz konusu alacaklara ilişkin KDV indirimi konusu üzerinde kısaca duracağız.

II- DEĞERSİZ ALACAĞIN TANIMI

VUK’un 322. maddesi hükmü uyarınca, kazai bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre tahsiline artık imkan kalmayan alacaklar değersiz alacak olarak nitelendirilmektedir.

Değersiz alacaklar bu niteliğe girdikleri tarihte tasarruf değerlerini kaybederler ve işletmenin muhasebe kayıtlarında kayıtlı değerleriyle zarara geçirilerek yok edilirler. İşletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler ise, bu madde hükmüne giren değersiz hale gelen alacaklarını gider kaydedilmek suretiyle yok edilirler.

Özetle değersiz alacak; kaybedilmiş, tahsiline imkân kalmamış, değeri sıfıra inmiş bir alacak olup, alacağın bu durumunun, kazai bir hükümle veya kanaat verici bir vesika ile tevsik edilmesi icap etmektedir.

Kazai bir hükümden ne anlaşılması gerektiği konusunda, alacağın tahsili için kanun yollarına başvurulmuş olması, icra takibinin yapılmış bulunması, bu müracaatlar ve takipler sonunda, alacağın ödenmeyeceğine hâkim tarafından hükmedilmiş olmasıdır. Değersiz hale geldiği ileri sürülen alacağın ciddi olarak takip edildiğine ilişkin çabaların kazai bir hüküm veya kanaat verici bir vesika ile tevsiki öngörülmüştür.

Kanaat verici vesika teriminden, ödemeyi imkânsız hale getirmiş hal ve sebepler sonucu ortaya çıkmış belgeler anlaşılmalıdır. Alacağın tahsil güçlüğünün objektif ve inandırıcı belgelerle ortaya konulması değersiz alacak uygulaması bakımından önem arz etmekte olup,

Kanaat verici bir vesikadan ne anlaşılması gerektiği konusunda, Kanunda yeterli açıklık bulunmamakla birlikte, mezkûr madde uygulamasında kanaat verici vesikalara;

– Borçlunun herhangi bir mal varlığı bırakmadan ölümü veya 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 32 ve izleyen maddelerine göre mahkemelerce borçlu hakkında verilen gaiplik kararı ve mirasçılarından mirası reddettiklerine dair sulh hukuk mahkemelerince verilmiş bulunan mirası red kararı,

– Borçlu aleyhine alacaklı tarafından açılan davayı borçlunun kazandığına dair mahkeme kararı,

– Mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenmiş belgeler,

– Alacaktan vazgeçildiğine dair konkordato anlaşması,

– Borçlunun dolandırıcılıktan mahkûm olması ve herhangi bir mal varlığı bulunmadığını belgeleyen resmi evrak,

– Borçlunun adresinin saptanamaması nedeniyle icra takibat dosyasının kaldırıldığını ve yasal süresi içerisinde yenileme talebinde de bulunulmadığını gösteren icra memurluğu yazısı,

– Gerek doğuşu gerekse vazgeçilmesi bakımından belli ve inandırıcı sebepleri olmak şartıyla alacaktan vazgeçildiğini gösteren anlaşmalar (Alacaklının tek taraflı irade beyanı ile alınmasından vazgeçilen alacakların, değersiz alacak olarak zarar kaydı mümkün değildir.),

– Ticaret mahkemesince borçlu hakkında verilmiş ve ilgili masa tarafından tasfiyeye tabi tutulmuş bulunan iflas kararına ilişkin belgeler

örnek olarak sayılabilir.

Aciz vesikası, alacak takibinde önemli bir belgedir. Aciz vesikasının teminin zor olması halinde, haciz tutanağı ile icra dairesinden alınacak borçluya ait herhangi bir mal olmadığına dair evraklar ile VDB nezdinde bir talep formu oluşturarak da alacağın gider olarak gösterilmesi mümkün olabilir.

III- ŞÜPHELİ ALACAKLAR

Şüpheli alacak uygulaması, VUK’un 323. maddesinde hüküm altına alınmıştır. Şirketler, vadeli olarak yapılan satışların tahsilatını beklenmeden gelir olarak dikkate alınmakta, bu tutarlar üzerinden vergi ödemek zorunda kalmaktadırlar.

Ancak daha sonra tahsilatın gerçekleşmediği ya da şüpheli hale geldiği durumlarda VUK’un 323. maddesine göre gider yazılarak karşılık ayrılmaktadır.

 Mükelleflerin tahsil edemedikleri alacaklarından dolayı vergi ödemelerinin önüne geçmek için VUK’un 323. maddesi şüpheli hale gelen alacaklar için karşılık ayrılmasına olanak sağlıyor. Başka bir ifadeyle, şüpheli hale gelen alacak tutarı, vergi matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınabiliyor.

A- ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYIRMANIN KOŞULLARI

– Alacak; ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve devamı ile ilgili olmalıdır,

– Bilanço usulüne göre defter tutulması gerekmektedir,

Kanun maddesine göre “pasifte karşılık ayrılması” zorunlu olduğundan şüpheli alacaklar, sadece bilanço usulüne göre defter tutan mükellefler tarafından gider yazılabilmektedir.

– Alacak teminatsız olmalıdır,

VUK’un 323.maddesine göre teminatlı alacaklar için karşılık ayrılamaz. Teminatlı alacaklarda karşılık ayrılacak tutar teminattan geri kalan miktarla sınırlanmış, dolayısıyla alacağın ipotek, haciz, rehin, kefil vs. suretlerle teminata bağlanmış olması halinde, şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün değildir.

– Alacağın tahsili şüpheli hale gelmiş olmalıdır,

Bir alacağı, “şüpheli alacak” olarak nitelendirebilmek için aşağıdaki iki koşuldan birinin gerçekleşmesi gerekmektedir:

  1. a) Alacağın dava ve icra safhasında olması,

Mahkemeye dava açılması ile ilgili dilekçenin verilmesi, icra müdürlüğüne de takibe ilişkin dilekçenin verilmesi, karşılık ayırmak için yeterlidir. Ancak alacağın mahkemede ve icra müdürlüğünde ciddi şekilde takip edilmesi önem arz etmektedir. Şeklen dava yoluna veya icra takibine gidilmesi ve olayın bu aşamada bırakılması yeterli olmayıp gerekli kanuni çabaların gösterilmiş olması gerekmektedir. Sonuç olarak, başvurudan sonra davanın mahkemede görülmesi ve icra safhasında talebin ödeme emriyle desteklenmesi gerekmektedir.

  1. b) Yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş bulunan 01.01.2022’den itibaren) 4.000 TL) Türk Lirasını aşmayan küçük alacaklar olması gerekmektedir.

– İşletme hesabı esasında defter tutan mükellefler, yukarıdaki fıkralar kapsamında tespit edilen şüpheli alacaklarını defterlerinin gider kısmına ve bunlardan sonradan tahsil edilen miktarları ise tahsil edildikleri dönemde defterlerinin gelir kısmına, hangi alacaklara ait olduğunu gösterecek şekilde, kaydederler.

B- ŞÜPHELİ ALACAK HALİNE GELEN KDV İÇİN KARŞILIK AYRILMASI

Şüpheli alacak haline gelen KDV için karşılık ayrılması konusu, VUK’un 334 No.lu Tebliğ’de, KDV’nin ekonomik faaliyetlerin doğal bir sonucu olarak ortaya çıkan ve işletme alacaklarının bir unsurunu teşkil eden ve doğrudan doğruya kredili mal veya hizmet satışlarının ifasından kaynaklanan bir alacak olduğu açıklanmakta ve VUK Madde 323’te yer alan şartların gerçekleşmesi ile birlikte, dönem kayıtlarına girmiş olması ve beyannamede beyan edilmesi koşuluyla KDV dahil tutar için karşılık ayrılabileceği belirtilmektedir.

C- KARŞILIK AYRILACAK DÖNEM

Vadesinde ödenmeyen alacaklar dolayısıyla kanuni yollara hangi dönemde başvurulmuş ise o dönemde şüpheli hale geleceğinden, karşılık da söz konusu dönemde ayrılmalıdır. Dolayısıyla, alacağın şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayrılmaması durumunda daha sonra karşılık ayrılması mümkün değildir.

Diğer taraftan alacağın, değersiz hale geldiği yıl hesaplarına zarar olarak yazılması gerekmektedir. İlgili olduğu yılda zarar yazılmayan alacağın sonraki yıllarda dikkate alınması da mümkün bulunmamaktadır. Örneğin bir yargı kararına veya kanaat verici vesika 2021 yılına aitse, ancak 2021 yılında alacak zarar yazılabilecektir. Mükellefin tercih hakkı yoktur. 

IV- DEĞERSİZ ALACAKLARA İLİŞKİN KDV İNDİRİMİ

7104 sayılı Kanun’un 8. maddesi ile 01.01.2019 tarihinden itibaren yürürlüğe girmek üzere KDV Kanunu’nun 29/4. maddesinde yapılan değişiklik ile VUK’un 322. maddesine göre değersiz alacaklara ilişkin hesaplanan ve satıcı tarafından beyan edilen KDV’nin de, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde satıcı nezdinde indirim konusu yapılması imkanı getirilmiştir.

Öte yandan KDV Kanunu’nun 30. maddesine 7104 sayılı Kanun’un 9. maddesi ile eklenen (e) bendi ile VUK’un 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin alıcı tarafından ödenmeyen KDV’nin indirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır.

A- DEĞERSİZ ALACAK SAYILAN KDV’NİN İNDİRİM UYGULAMASI

23 Seri No.lu KDV Genel Tebliği’ne göre 01.01.2019 tarihinden itibaren, VUK’un 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkündür. Anılan maddeye göre karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya KV matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan KDV’nin bu fıkra kapsamında indirim konusu yapılabilmesi için gelir veya KV matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması şarttır.

Söz konusu KDV tutarı, alacağın zarar yazıldığı tarihi kapsayan vergilendirme dönemi 1 No.lu KDV Beyannamesi’nin “İndirimler” kulakçığında “İndirimler” tablosunda 111 kod numaralı “Değersiz Hale Gelen Alacaklara İlişkin İndirilecek KDV” satırı aracılığıyla indirim konusu yapılır ve değersiz hale gelen alacağa ilişkin borçlu mükellef bilgilerini içeren beyanname eki form doldurulur.

V- DEĞERSİZ ALACAKLARA İLİŞKİN KDV İNDİRİMİNE AİT ÖZELGELER

A- 01.01.2019 TARİHİNDEN ÖNCEKİ DÖNEMLERDE DEĞERSİZ HALE GELEN ALACAKLARA İLİŞKİN KDV’NİN İNDİRİMİ YAPILAMAZ

01.01.2019 Tarihinden önceki dönemlerde değersiz hale gelen alacaklara ilişkin KDV’nin, KDV Kanunu’nun 29/4. maddesinde yapılan düzenleme kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda sorulan bir soruya Rize Valiliği Defterdarlık 09.10.2020 tarih ve 85550353-130[2019]-E.20611 sayılı Özelge’de,

“KDV Kanunu’nun, 01.01.2019 tarihinde yürürlüğe giren 29/4. maddesinde, VUK’un 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabileceği (Şu kadar ki VUK’un 323. maddesine göre karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya KV matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan KDV’nin bu fıkra kapsamında indirim konusu yapılabilmesi için gelir veya KV matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması şarttır.) hüküm altına alınmıştır.

KDV Genel Uygulama Tebliği’nin (III/C-1.) bölümünde ise;

“Diğer taraftan, 7104 sayılı Kanun’un 8. maddesiyle 3065 sayılı Kanun’un 29. maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan değişiklikle, VUK’un 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin, alacağın zarar yazıldığı vergilendirme döneminde indirim konusu yapılabileceği; şu kadar ki VUK’un 323. maddesine göre karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya KV matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan KDV’nin bu fıkra kapsamında indirim konusu yapılabilmesi için gelir veya KV matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınmasının şart olduğu hükme bağlanmıştır.

Mükellefler tarafından yapılan mal teslimleri ve hizmet ifalarına ilişkin hesaplanan KDV’nin, söz konusu mal ve hizmet bedellerinin tahsil edilip edilmediğine bakılmaksızın beyan edilerek ödenmesi gerekmektedir.

Buna göre, 01.01.2019 tarihinden itibaren, 213 sayılı Kanun’un 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkündür. 213 sayılı Kanun’un 323. maddesine göre karşılık ayrılmak suretiyle gelir veya KV matrahının tespitinde gider olarak dikkate alınan KDV’nin bu fıkra kapsamında indirim konusu yapılabilmesi için gelir veya KV matrahının tespitinde gelir olarak dikkate alınması şarttır.”

açıklamalarına yer verilmiştir.

“Bu kapsamda, KDV Kanunu’nun 29/4. maddesi uyarınca, 213 sayılı VUK’un 322. maddesine göre 01.01.2019 tarihinden itibaren değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün olup, bu tarihten önce değersiz hale gelen alacaklar bakımından herhangi bir KDV indiriminin yapılması mümkün değildir. Ayrıca, şüpheli hale gelen ve 213 sayılı Kanun hükümlerine göre karşılık ayrılan alacaklar ile ilgili tahsil edilemeyen KDV’nin, tarihten bağımsız olarak, KDV Kanunu’nun 29/4. maddesi kapsamında indirilecek KDV olarak dikkate alınması söz konusu değildir.” açıklamasına yer verilmiştir.

B- TAHSİL İMKANI BULUNMAYAN ALACAĞIN VERGİSEL DURUMU

Tahsil imkanı bulunmayan alacağın vergisel durumu hakkında Ankara VDB 25.09.2020 gün ve 38418978-125[6-2019/36-İ]-E.246985 sayılı Özelge’de

“KVK’nın 6. maddesinde, KV’nın mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safı kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, ….

193 sayılı GVK’nın 38. maddesinde ise; ………..

Bu esaslar dikkate alındığında, bir gelir veya gider unsurunun, özel bir düzenleme olmadığı sürece mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan, VUK’un 323. maddesinde; “…..” hükümleri yer almaktadır.

Bu hükümlere göre, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla; dava ve icra safhasında bulunan alacaklarla, yapılan protestoya veya yazı ile bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olan dava ve icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar şüpheli alacak sayılmakta, bu şartlardan herhangi birinin mevcut olmaması durumunda ise şüpheli alacak kaydına imkân bulunmamaktadır.

Ayrıca, bir alacağın dava veya icra safhasında olduğunun kabulü için……….

334 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nin “V. KDV İçin Şüpheli Alacak Karşılığı Ayrılması” başlıklı bölümünde, VUK’un 323. maddesinde yer alan şartların mevcut olması, alacağın ilgili dönemin kayıtlarına girmesi ve KDV beyannamelerinde beyan edilmesi halinde KDV’den kaynaklanan alacak için şüpheli alacak karşılığı ayrılabilmesinin mümkün olacağı açıklanmıştır.

Buna göre, şirketiniz tarafından, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili alacaklarınız (KDV’den kaynaklananlar dahil) bakımından, dava veya icra takibine konu edilenler için dava/icra takibine başlanıldığı, dava/icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar için ise borcun istenmesine ilişkin yazının muhatabına bir defadan fazla ulaşmış olması halinin tarafınızca yukarıda belirtilen kapsamda vuku bulduğu/tevsik edildiği hesap döneminde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmakta olup, yukarıda belirtilen şartların sağlanamadığı alacaklarınız için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, şüpheli alacaklar için öngörülen şartların sağlandığı hesap döneminde karşılık ayrılması gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha sonraki dönemlerde karşılık ayrılması mümkün olmamaktadır.” açıklamasına yer verilmiştir.

C- ALACAKLININ ALACAĞINDAN VAZGEÇMESİNİN ŞARTLARI

Alacaktan vazgeçen mükellef in ilerde herhangi bir riskle karşılaşmaması için taraflar arasında her türlü muvazaadan ari olarak karşılıklı olarak imzalanmış bir protokolün noter onayından geçirilmesinde fayda vardır. Bu meyanda da borçlu veya alacaklının; yetkili mahkemeler veya arabuluculuk müessesesi kullanılarak; alacaktan sulh ve feragat yolu ile vazgeçilmesi durumlarında da, kazai bir hüküm ve kanaat verici vesika olarak kabul görür. Ancak mevcut olan alacağın, yönetim kurulu kararı veya ortaklar kurulu kararı ile vazgeçilmesine ilişkin olarak alınan kararlar, noter kanalı veya mahkeme-icra-arabuluculuk müesseselerine tabi tutulmadan tek taraflı olarak gerçekleştirilen işlemler kanaat verici vesika olarak kabul edilmemektedir.

Kayseri VDB’nin 24.04.2017 tarih ve 50426076-125[9-2016/20-297]-15708 sayılı Özelgesi’nde; “alacaktan vazgeçildiği yıl ve sonraki iki yılda (toplam üç yıl) doğacak zararla itfasının sağlanması, … Bu çerçevede, üç yıl içinde olmak koşuluyla, vazgeçilen alacak tutarının; ticari bilanço zararına ilaveler ile zarar olsa dahi indirilecek indirim ve istisnaların da dikkate alınması suretiyle hesaplanması gereken zarar tutarından mahsup edilmesi gerekmektedir.” denilmiştir.

D- TASFİYE HALİNDEKİ ŞİRKETE AİT ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLARIN DURUMU

– 2002 yılındaki ticari faaliyetleriniz kapsamında tahsil edemediğiniz alacaklarınız için ayırdığınız … TL tutarındaki şüpheli ticari alacaklar karşılığı ile ilgili olarak çek, senet ve fatura icra takiplerinin … İcra Dairesi Müdürlüğü nezdinde devam ettiği, ancak söz konusu takiplerle ilgili olarak bugüne kadar hiçbir tahsilat yapılamadığı,

– Şirketinizin 2016 yılında yapılan olağan genel kurulunda tasfiye kararı alındığı, tasfiye kararının alınmasından sonra avukatınız aracılığıyla icradaki dosyalarla ilgili yeniden girişimde bulunulduğu, ancak sonuç alınamadığı

belirtilerek, şirketin tasfiyesini gerçekleştirebilmek için bahse konu şüpheli ticari alacaklar karşılığı hesabının ne şekilde kapatılacağı ile alacaklardan vazgeçilmesi hususlarında Başkanlığımız görüşü talep edilmiş, ilgi (b)’de kayıtlı özelge ile de Başkanlığımız görüşü tarafınıza bildirilmişti.

Bu defa, ilgi (c)’de kayıtlı özelge talep formu ve eklerinden; 2 … Ağır Ceza Mahkemesi 2012/135 sayılı dosyasında suça konu çekleri firmanıza teslim eden kişi hakkında dava açıldığı, adı geçen Mahkemece K. No: 2012/186 ve E. No: 2012/11616 sayılı kararla, sanığın üzerine atılı suçun zamanaşımına uğramış olması nedeniyle düşmesine karar verildiği, söz konusu çeklerle ilgili icra takibi başlatılmakla birlikte çeklerin sahte olmaları nedeni ile sonuç elde edilemediğinden, daha önce şüpheli ticari alacaklar karşılığı hesabına aktarılan … TL’nin tahsil kabiliyetinin olmadığının anlaşılması nedeniyle değersiz alacak olarak kabul edilip edilemeyeceği hususunda talebi üzerine Ankara VDB 25.10.2018 tarih ve 27575268-105[322-2017-125]-E.416541 sayılı Özelgesi’nde,

“Bunun yanı sıra, mezkûr madde uygulamasında, alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplara zarar olarak yazılması gerekmekte olup, ilgili olduğu yılda zarar yazılmayan alacağın sonraki yıllarda dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla, söz konusu alacakların değersiz alacak olarak dikkate alınabilmesi ve gider olarak kayıtlara intikal ettirilebilmesi için, bu alacakların değersiz olduğuna ilişkin kanaat verici belgelerin veya mahkeme kararının ilgili olduğu yıl hesaplara alınması gerekmektedir. Aksi halde bu alacağın değersiz alacak olarak hesaplara intikal ettirilmesi ve gider olarak kayıtlara alınmasına imkan bulunmamaktadır.

Bu itibarla, 2002 yılındaki bir alacağa ilişkin olarak aynı yıldan bu yana yaptığınız takibin neticesinde alacağın değersiz hale geldiğine yönelik herhangi bir kazai hüküm veya kanaat verici vesika mevcut bulunmadığından bu alacağın değersiz alacak olarak kabul edilmesi mümkün bulunmamaktadır.” denilmektedir.

E- TASFİYE EDİLEN ŞİRKETLERDEN OLAN ALACAKLAR İLE TAHSİL EDİLMEYEN ÇEKLER İÇİN ŞÜPHELİ ALACAK KARŞILIĞI AYRILMASI

– Önceki yıllarda dava ve icra safhasında bulunan ticari alacaklarınızın şüpheli alacaklar hesabına kaydedildiği ve bir kısmının şüpheli alacak karşılığı ayrılmak suretiyle giderleştirildiği, bir kısmına ise karşılık ayrılmadığı, icra takibinde bulunulan firmalardan bir kısmının 6102 sayılı Kanun’un geçici 7. maddesi gereği ticaret sicili kayıtları re’sen terkin edilen firmalardan (2013 ve önceki yıllarda terkin işlemleri sonuçlananlar dâhil) olan alacaklarınızın 2014 yılı içinde değersiz alacak olarak dikkate alınıp alınamayacağı ile karşılık ayrılmayan tutarların da bu kapsamda mukayyet değerleriyle gider yazılıp yazılamayacağı hususunda,

– Yine alacaklı olduğunuz firmalardan;

  • … Ltd. Şti. (… Ltd. Şti.)’nin şirketiniz adına düzenlediği çekin (… TL) ödenmemesi üzerine icra takibine başlandığı (… İcra Müd. 2002/… sayılı dosya), ancak tahsil edilemediği, 2001 yılından olan bu alacak için karşılık ayrılmadığı, 31.03.2011 tarihinde tasfiye kararı alan firma ile ilgili olarak Ticaret Sicil Gazetesi’nde üç kez alacaklılara çağrı ilanında bulunulduğu, bu ilanlar şirketiniz ıttılaına girmediğinden tasfiye memurluğuna müracaatta bulunmadığınız, 02.07.2012 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yayımlanan kararla söz konusu tasfiyenin sonuçlandığından bahisle, hukuki varlığı sona eren adı geçen firmadan olan alacağın 2014 yılı kurum kazancının tespitinde değersiz alacakolarak dikkate alınıp alınamayacağı ile karşılık ayrılmayan tutarın bu kapsamda mukayyet değeriyle gider yazılıp yazılamayacağı hususunda,
  • … A.Ş.’nin adınıza düzenlediği çeklerin ödenmemesi üzerine 2007 yılında … TL tutarındaki alacağınız için icrai takip başlatılarak tutarın tamamının yıl içinde şüpheli alacaklar hesabına alınarak karşılık ayrıldığı, 31.12.2007 tarihinde adı geçen mükellefin kefili … Ltd. Şti. nezdinde diğer alacaklılar ile birlikte haczedilen makinelerin satılması konusunda yapılan mutabakat zaptına istinaden makinelerin değerine isabet eden tutarın (… TL), teminatlı hale geldiği gerekçesiyle şüpheli alacaklar hesabından çıkarıldığı, ancak söz konusu makinelerin çeşitli nedenlerle (çürüme, paslanma, teknolojik gerilik, ekonomik değerin kalmaması) satılamadığı, asıl borçlu … A.Ş.’nin 17.07.2007 tarihinde iflas ettiği, alacaklarınızın iflas masasına kaydedildiği, iflas sürecinin 29.03.2018 tarihi itibariyle devam ettiği, kefil olan ve 19.10.2015 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi’nde 09.10.2015 tarihli karara istinaden ticaret sicilinden silinen … Ltd. Şti. nezdinde tekrar alacak için takip yapılmadığından bahisle, 2007 yılında icra takibine başlanılan söz konusu alacağın karşılık ayrılmamış durumdaki kısmı (… TL) için 2014 yılında karşılık ayrılıpayrılmayacağı ile ayrılan karşılığın gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı hususunda,
  • … Ltd. Şti. (… Ltd. Şti.) nezdinde, adınıza keşide edilen çeklerin (… TL) ödenmemesi üzerine 2009 yılında icra takibine başlandığı ve 2010 yılında şirketin 7 adet aracına haciz konulduğu, alacağın teminatlı hale geldiği gerekçesiyle şüpheli alacak karşılığı ayrılmadığı, … Ltd. Şti. hakkında 22.09.2009 tarihinde iflas kararı verildiği, alacaklarınızın iflas masasına kaydedildiği ve iflas sürecinin 29.03.2018 tarihi itibariyle devam ettiği, bu nedenle hacze konu araçların satışını isteme imkanının kalmadığı, icra dairesinden alınan yazılarda hacze konu araçlar üzerinde vergi daireleri ile birlikte birçok alacaklının da haczinin bulunduğundan bahisle, söz konusu alacak için ayrılmayan karşılığın, hacze konu araçların alacağın teminatı olma vasfını yitirdiği gerekçesiyle, 2014 yılında ayrılıp ayrılamayacağı hususunda Büyük Mükellefler VDB 05.04.2019 tarih ve 64597866-105[323-2015]-6557 sayılı Özelge’de,

“Dolayısıyla, iflas halinde, İcra ve İflas Kanunu’nun 193. maddesinin dördüncü fıkrası saklı kalmak üzere, ……….

Buna göre;

– İflas süreci devam eden ve bu sürece iştirak ettiğiniz … A.Ş.’den olan alacağınızdan, borcun kefili (… Ltd. Şti.) nezdinde haczedilen makineler dolayısıyla karşılık ayrılmayan (karşılık hesabından çıkarılan) … TL’lik kısmı için, haciz konulan makinelere ilişkin ilgili mevzuatı uyarınca yapılacak takibat neticesinde değerinin ayrılmayan karşılık tutarını karşılamayacağının anlaşılmasına ve başkaca bir teminatın olmamasına bağlı olarak, ilgili hesap döneminde söz konusu durumu tevsik edici belgelere dayanılarak karşılık ayrılması mümkün bulunmakta olup, bu dönemde ayrılmayan karşılıkların sonraki hesap dönemlerinde ayrılması mümkün bulunmamaktadır.

– 22.09.2010 tarihinde iflas kararı verilen, ancak tasfiye süreci devam eden … Ltd. Şti.’den olan ve 2009 yılında başlanılan icra takibi sonucunda borçluya ait araçların haczedilmesi nedeniyle teminatlı hale geldiği gerekçesiyle ilgili dönemde karşılık ayrılmayan alacaklarınız için, alacaklarınızın iflas masasına kaydedilmiş ve teminatın değerini yitirmiş olmasına bağlı olarak, bu durumların birlikte ortaya çıktığı hesap döneminde söz konusu durumları tevsik edici belgelere dayanılarak karşılık ayrılması mümkün bulunmakta olup, bu dönemde ayrılmayan karşılıkların sonraki hesap dönemlerinde ayrılması mümkün bulunmamaktadır.” denilmektedir.

F- SEMERESİZLİK BELGESİ NE BAĞLANAN ALACAKLARIN DEĞERSİZ ALACAK ADDEDİLİP EDİLEMEYECEĞİ

Şirketin araç satın alınması için … Ltd. Şti. ile anlaşılarak 2016/Haziran döneminde banka kanalıyla toplam 230.000.- Euro ödeme yapıldığı, ancak firmanın aracı teslim etmediği, yapılan ödemeleri de iade etmediği, bunun üzerine … İcra Müdürlüğü nezdinde alacak takibinin başlatıldığı, 28.06.2016 tarihinde ilamsız takip ödeme emri ile takibin yapılarak anılan Müdürlük tarafından 19.12.2016 tarihli “Semeresizlik Belgesi” düzenlendiği, söz konusu alacak tutarının TL karşılığının 745.246,00 TL olduğu ve bu tutarın “159- Verilen Sipariş Avansları” hesabında takip edildiği belirtilerek VUK’un 322 ve 323. maddelerine göre gider/zarar kaydı yapılıp yapılamayacağı hususunda, İstanbul VDB 26.07.2019 tarih ve 11395140-105[VUK-1-20431]-608121 sayılı Özelge’de görüşlerini açıklamıştır.

“I- VUK Yönünden

1) 213 sayılı VUK’un 322. maddesinde, “…..” hükümleri yer almaktadır.

Diğer taraftan, semeresizlik belgesi, borçlunun bilinen tüm adreslerinde yapılan icra işlemlerinin sonuçsuz kalması ve borçlunun haciz yapılacak başkaca adresinin tespit edilememiş olması, ilgili yerlere yapılan haciz müzekkerelerinden herhangi bir sonuç alınamaması ve tahsilat yapılamadığını gösteren ve alacaklının talebi üzerine icra müdürlüğünce kendisine verilen bir belgedir. Dolayısıyla, söz konusu belge ile borçlunun borcu ortadan kalkmamakta olup, borçlunun tespit edilebilecek bir adresi bulunması halinde icra işlemine devam edilebilmektedir.

Buna göre, somut durumda, şirketiniz yönetim kurulu üyesine tahsis edilmek üzere binek oto alımına ilişkin olarak ödenen avanstan kaynaklı alacağınız ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesine yönelik bulunmadığından, bu alacaklarınız için VUK’un 323. maddesi kapsamında karşılık ayırmanız mümkün değildir.

II- KVK Yönünden

Buna göre, teslimatı yapılmayan araç için şirketiniz tarafından ödenen ve iade edilmeyen sipariş avansının, ilgili olduğu dönemin kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.”

G- TAHSİL EDİLEMEYEN ALACAKLARIN GİDER OLARAK KURUM KAZANCINDAN İNDİRİM KONUSU YAPILIP YAPILAMAYACAĞI İLE DEĞERSİZ ALACAK KAYDI

– Şirketinizin yönetim organlarının tüm yetkilerinin ise … Sulh Ceza Hakimliğinin … kararı ile kayyıma devredildiği, TMSF tarafından atanan kayyımlarca oluşturulan yönetim kurulu üyelerinin her üç şirkette aynı kişilerden teşekkül ettiği,

– Şirketiniz yönetim kurulu tarafından, ticari faaliyetlerine devam etmelerinin sağlanması gerekçesiyle mezkur şirketlerin finanse edilmesi kararına istinaden, 23.08.2016-30.11.2016 tarihleri arasında şirketiniz hesaplarından … Üretim A.Ş.’ye 3.720.719,80 TL, … San. Tic. A.Ş.’ye 36.060.719,80 TL aktarıldığı,

-…tarihli TMSF fon kurulu kararı ile .. Üretim A.Ş. ve … San. Tic. A.Ş. ştlerinin “Ticari İktisadi Bütünlük” (TİB) kapsamına alındığı, … tarihli TMSF fon kurulu kararı ile de TİB kararının iki yıl uzatıldığı, söz konusu kararda…… ibaresinin yer aldığı,

– Şirketinizin nakit ihtiyacının en kısa sürede sağlanması ve TİB kararı süresince 5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 134. maddesi gereği bu şirketler nezdinde herhangi bir takibat yapılmasının hukuken mümkün olmaması nedenlerinden dolayı, şirketinizin alacaklı olduğu ve 31.05.2021 tarihine kadar TİB kararı bulunan … Üretim A.Ş. ve … San. Tic. A.Ş. ile alacaklarınızın yapılandırılmasına yönelik olarak 20.06.2019 tarihinde uzlaşma protokolü imzalandığı,

– Bu protokole göre, … Üretim A.Ş.’den alacağınızın 4.694.996,18 TL, … San. Tic. A.Ş.’den alacağınızın ise 42.757.856,05 TL olarak tasfiyesine karar verildiğinden, tahsiline imkan kalmadığı mezkur protokol ile tevsik edilen toplam 11.330.425,87 TL alacağınızın 2019 hesap dönemi kurum kazancınızın tespitinde indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususunda talep edilen bilgi konusun İstanbul VDB 08.05.2020 tarih ve 11395140-105[VUK-1-22885]-E.356138 sayılı Özelgesi de aşağıdaki görüşünü açıklamıştır.

“I- KVK Yönünden:

Buna göre, şirketiniz tarafından çeşitli sebeplerle tahsil edilemeyen alacakların VUK’daki koşulların oluştuğu dönemde değersiz alacak olarak dikkate alınabilmesi mümkündür. Öte yandan, değersiz alacak koşullarının oluşmaması durumunda, söz konusu tutarların kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınabilmesi mümkün değildir.

II- VUK Yönünden:

Buna göre, mezkur şirketlere aktarılan tutarlardan kaynaklı alacaklarınızdan, söz konusu uzlaşma protokolünün karşılıklı olarak şirketiniz ile borçlu şirketler arasında düzenlenerek imzalanmış ve noter tarafından onaylanmış olması ya da mahkeme huzurunda alacaktan vazgeçildiğine ilişkin olarak düzenlenen bir belgenin bulunması kaydıyla, tahsilinden vazgeçilen alacak tutarının, ilgili dönemde değersiz alacak olarak kabul edilmesi mümkün bulunmaktadır.

Diğer taraftan, VUK’un 322. maddesi uygulamasında alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına zarar olarak yazılması gerekmekte olup, ilgili olduğu yılda zarar yazılmayan alacağın sonraki yıllarda dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.”

H- KONKORDATO KARARI VERİLEN FİRMADAN OLAN ALACAKLARA AİT KDV’NİN İNDİRİMİ

Konkordato sürecine giren mükellefe 2018 ve 2019 yılları için verdiğiniz YMM tam tasdik hizmeti hizmetlerinize ilişkin serbest meslek makbuzlarını ilgili yıllarda kestiğiniz ve muhteviyatı tutarları beyan ettiğiniz, ancak mükelleften tahsil edemediğinizden bahisle, borçlu mükellefin konkordato ilan etmesinden dolayı tahsilatın yapılamaması gerekçesiyle söz konusu alacağınızın VUK’un 322. maddesi kapsamında değersiz alacak sayılıp sayılamayacağı, KDV Kanunu’nun (29/4) maddesi uyarınca KDV’nin indirim konusu yapılıp yapılamayacağı hususlarında talep edilen bilgiye ilişkin olarak İzmir VDB 12.08.2020 tarih ve 21152195-130[29-2020-2705]-E.227107 sayılı Özelge’de,

“I- VUK Uygulaması Yönünden:

Buna göre, serbest meslek erbabının mezkûr madde uygulamasından yararlanması mümkün bulunmadığından, somut durumda, yetkili mahkemece 19.12.2018 tarihinde 3 ay geçici mühlet, 08.03.2019 tarihinde ise bir yıl kesin mühlet konkordato kararı verilen şirkete, 2018 ve 2019 yıllarına ait YMM tam tasdik sözleşmesi kapsamında verilen hizmet karşılığında serbest meslek makbuzunun kesilerek beyanının yapıldığı ancak tahsilinin gerçekleşmediği belirtilen tutarın, değersiz alacak olarak dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.”

II- KDV Kanunu Uygulaması Yönünden:

Buna göre, somut durumda, yetkili mahkemece 19.12.2018 tarihinde 3 ay geçici mühlet, 08.03.2019 tarihinde ise bir yıl kesin mühlet konkordato kararı verilen şirkete, 2018 ve 2019 yıllarına ait YMM tam tasdik sözleşmesi kapsamında verilen hizmet karşılığında serbest meslek makbuzunun kesilerek beyanının yapıldığı ancak tahsilinin gerçekleşmediği belirtilen tutarın, VUK’un 322. maddesine göre değersiz alacak olarak dikkate alınması mümkün bulunmadığından, bu işleme ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkün değildir.” denilmektedir.

İ- TAHSİL İMKANI BULUNMAYAN ALACAĞIN VERGİSEL DURUMU

Daha önceki yıllara ait, tahsil kabiliyetini yitirmiş bir çok firmadan alacakları bulunan Şirketin, bu alacaklarının karşılıklarını ayırıp gider olarak kaydetmek istediğin ancak; alacağın şüpheli hale gelmesi ve gider kaydetme konusunda uygulamada dönemsellik kavramı gereği tereddütler bulunduğunu, söz konusu alacaklar için tahsil edilme imkanı olduğundan bugüne kadar hiç bir hukuki işlem başlatılmadığını, hukuki işlem başlatılmasından sonra, alacağın hangi döneme ait olduğunun önemi olmaksızın hem fatura bedeline hem de KDV’nin karşılık ayrılıp gider olarak yazılıp yazılmayacağı, dava ve icra takibine değmeyecek alacak tutarının nasıl belirleneceği ile firmanın kapanmış olmasından dolayı ilgili yazının muhatabına ulaşmaması durumunda ilgili alacaklara karşılık ayrılıp ayrılmayacağı hususlarında Ankara VDB’nın 25.09.2020 tarih ve 38418978-125[6-2019/36-İ]-E.246985 sayılı Özelge’de,

“5520 sayılı KVK’nın 6. maddesinde, …………..

Bu esaslar dikkate alındığında, bir gelir veya gider unsurunun, özel bir düzenleme olmadığı sürece mahiyet ve tutar itibariyle kesinleştiği dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gerekmektedir.

Diğer taraftan, 213 sayılı VUK’un 323. maddesinde; ”……”

Bunun yanı sıra, 334 Sıra No.lu VUK Genel Tebliği’nin “V. KDV İçin Şüpheli Alacak Karşılığı Ayrılması” başlıklı bölümünde, ……..

Buna göre, şirketiniz tarafından, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili alacaklarınız (KDV’den kaynaklananlar dahil) bakımından, dava veya icra takibine konu edilenler için dava/icra takibine başlanıldığı, dava/icra takibine değmeyecek derecede küçük alacaklar için ise borcun istenmesine ilişkin yazının muhatabına bir defadan fazla ulaşmış olması halinin tarafınızca yukarıda belirtilen kapsamda vuku bulduğu/tevsik edildiği hesap döneminde şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmakta olup, yukarıda belirtilen şartların sağlanamadığı alacaklarınız için şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmamaktadır.

Diğer taraftan, şüpheli alacaklar için öngörülen şartların sağlandığı hesap döneminde karşılık ayrılması gerekmekte olup, şüpheli hale geldiği hesap döneminde karşılık ayrılmayan alacaklar için daha sonraki dönemlerde karşılık ayrılması mümkün olmamaktadır.”

J- YURT DIŞI ALACAKLARIN DEĞERSİZ ALACAK OLARAK DEĞERLENDİRİLMESİ

… isimli şirketin ve bu şirketle bağlantılı diğer tüm tüzel kişiliklerin zorunlu olarak tasfiyeye girerek 2019 yılında iflaslarını açıklaması nedeniyle, bunlardan olan teminatsız, herhangi bir karşılığı olmayan alacakların tahsilatının fiilen yapılmasının mümkün olmadığından değersiz ve batık bir alacak haline geldiği, yasal açıdan ülkemizde ve yurtdışında takip etme imkanının hukuken kalmadığı belirtilerek, adı geçen şirketten olan alacaklarınızın değersiz alacak olarak değerlendirilip değerlendirilmeyeceği, değersiz alacak olarak değerlendirilecekse tevsik edici hangi belgelere ihtiyaç duyulduğu, ayrıca şüpheli alacak olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususlarında sorusuna ilişkin olarak Antalya VDB 05.07.2022 tarih ve 77058783-105[VUK.ÖZ.20.17]-167670 sayılı Özelge’de,

“1) 213 sayılı VUK’un 322. maddesinde, “…..” hükümleri yer almaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde, yurt dışında faaliyet gösteren alacaklı olduğunuz firmadan olan, madde uygulaması kapsamındaki alacağınızın tahsilinin mümkün olmadığının anlaşılmasını sağlayacak mahiyetteki ilgili ülke yargı mercilerince verilmiş karara istinaden, tahsil edilemeyen alacağınızın değersiz alacak olarak kabulü için Türkiye’de asliye mahkemelerinde tenfiz davası açılması ve bu mahkemelerde yabancı mahkeme kararının tanınması gerekmekte olup, Asliye Mahkemesince tanıma kararının verildiği yılda değersiz hale geleceğinden, tanıma kararının verildiği yılda alacağınızın gider yazılması gerekmektedir.

Diğer taraftan, borçlunun mukim bulunduğu ülke yasalarına uygun olarak takip edilmesi neticesinde alacaklı olduğunuz ve alacağınızın tahsiline imkan kalmadığı hususu anlaşılacak şekilde/muhteviyatta ilgili ülkenin yargı yerleri dışındaki yetkili resmi makamlardan alınan resmi belgeye istinaden de madde uygulaması kapsamındaki alacağınız belgenin alındığı yılda değersiz hale geleceğinden, bu alacağınızın belgenin alındığı yılda gider yazılması gerekmektedir.

Bunun yanı sıra, mezkûr madde uygulamasında, alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplara zarar olarak yazılması gerekmekte olup, ilgili olduğu yılda zarar yazılmayan alacağın sonraki yıllarda dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

2) 213 sayılı VUK’un, 7338 sayılı Kanunla değişik, 323. maddesinde, …..

faaliyetlerini durdurarak borca batıklık nedeniyle iflaslarını açıklayan İngiltere merkezli bir seyahat ve turizm şirketi olan … ile bu şirketin iştiraklerinden olan, ticari ve zirai kazancın elde edilmesi veya idame ettirilmesi ile ilgili yurt dışı alacaklara ilişkin olarak, VUK’un 323. maddesi kapsamında yurt dışında ilgili ülkelerde dava veya icra yoluna gidilmesi veyahut 5718 ile 6100 sayılı Kanunların ilgili maddeleri kapsamında Türkiye’de yasal takip başlatmanın hukuken mümkün olduğu durumlarda başlatılan yasal takibe dayanılarak şüpheli alacak karşılığı ayrılması mümkün bulunmaktadır.”

K- İSKONTO ORANINA TEKABÜL EDEN TUTARDAN FERAGAT EDİLMESİ

7104 sayılı Kanun’un 22. maddesi ile 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununa eklenen geçici 75. maddesi uyarınca iskonto uygulanmak suretiyle feragat edilen kısmın KV matrahının tespitinde gider yazılıp yazılamayacağı ile ilgili tutardan iç yüzde yöntemi ile KDV hesaplanarak indirim konusu yapılıp yapılmayacağı hususunda Ankara VDB 28.07.2021 tarih ve 84974990-130 [KDV5.29.2019.27]-225891 sayılı Özelgesi’nde,

“I- VUK Yönünden:

Devlete ait üniversitelerin tıp fakültelerine bağlı sağlık uygulama ve araştırma merkezi birimleri ile rektörlüklerine bağlı sağlık hizmeti sunan enstitüleri döner sermaye işletmelerine yapılan ilaç ve tıbbi cihaz satışlarına ilişkin ticari alacaklarınızın 2547 sayılı Kanun’un geçici 75. maddesi kapsamında ıskonto uygulanmak suretiyle Hazine ve Maliye Bakanlığından tahsili nedeniyle feragat edilen kısmı için, mezkûr maddede düzenlenen imkandan yararlanıldığına ilişkin tevsik edici belgelere dayanılarak, değersiz alacak uygulamasından faydalanılması mümkün bulunmaktadır.

Öte yandan, VUK’un 322. maddesi uygulamasında, alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına zarar olarak yazılması gerekmekte olup, ilgili olduğu yılda zarar yazılmayan alacağın sonraki yıllarda dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

II- KVK Yönünden:

Buna göre, 2547 sayılı Kanun’un geçici 75. maddesi kapsamında Bakanlar Kurulu’nca belirlenen iskonto oranlarının uygulanması neticesinde ortaya çıkan alacağın tahsilinden vazgeçilmesi halinde, vazgeçilen tutarın kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.

III- KDV Kanunu Yönünden:

2547 sayılı Kanun’un geçici 75. maddesi kapsamındaki alacaklarınızın iskonto uygulanmak suretiyle Hazine ve Maliye Bakanlığı’ndan tahsili nedeniyle feragat edilen kısmının, 01.01.2019 tarihinden itibaren VUK’un 322. maddesi kapsamında değersiz hale gelmesi halinde, feragat edilmek suretiyle değersiz hale gelen söz konusu alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin, mezkûr Tebliğ’de yer alan açıklamalar çerçevesinde indirim konusu yapılması mümkündür.

Diğer taraftan, 01.01.2019 tarihinden önce VUK’un 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklara ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin, indirime konu edilemeyeceği tabiidir.” denilmektedir.

L- ALACAKLARIN İSKONTO UYGULANMAK SURETİYLE TAHSİLİNDE FERAGAT EDİLEN TUTARIN DEĞERSİZ ALACAK SAYILIP SAYILMAYACAĞI

7244 sayılı Kanun’un 4. maddesiyle 2547 sayılı Kanun’a eklenen ek 45. maddeye istinaden, Devlete ait üniversitelerin tıp fakülteleri ile bunlara bağlı sağlık uygulama ve araştırma merkezi birimleri ile rektörlüklerine bağlı sağlık hizmeti sunan enstitülerin döner sermaye işletmelerinin 2017, 2018, 2019 ve 31.08.2020 tarihi itibarıyla ilaç, tıbbi malzeme ve diğer alım bedellerinin, belirlenen oranlar dahilinde alacaklı işletmeler tarafından alacaklarından feragat edilmesi suretiyle ödenmesi kapsamında, şirketinizce feragat edilen alacak tutarlarının gider olarak dikkate alınıp alınamayacağı ve bu tutarlara ait KDV’nin indirimi konusunda Ankara VDB 09.06.2021 tarih ve E-27575268-105[322-2021-23]-181650 sayılı Özelgesi’nde,

“I- VUK Yönünden

Devlete ait üniversitelerin tıp fakülteleri ile bunlara bağlı sağlık uygulama ve araştırma merkezi birimleri ile rektörlüklerine bağlı sağlık hizmeti sunan enstitülerin döner sermaye işletmelerinin 2017, 2018, 2019 ve 31.08.2020 tarihi itibarıyla muhasebe kayıtlarında yer alan ilaç, tıbbi malzeme ve diğer alım bedellerinin alacaklı mükelleflere ödenmesinde, alacaklı mükelleflerin ticari mahiyetteki alacaklarından, 2547 sayılı Kanun’un ek 45. maddesi kapsamında alacağın tahsili amacıyla yapacakları feragat/ iskonto tutarları için, bahse konu Genel Müdürlük yazısına konu imkândan yararlanıldığına ilişkin tevsik edici belgelere dayanılarak, değersiz alacak uygulamasından faydalanılması mümkün bulunmaktadır. Öte yandan, VUK’un 322. maddesi uygulamasında, alacağın değersiz hale geldiği yıl hesaplarına zarar olarak yazılması gerekmekte olup, ilgili olduğu yılda zarar yazılmayan alacağın sonraki yıllarda dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır.

Bunun yanı sıra, dava veya icra yoluyla takibe konu edilmiş olmaları nedeniyle daha önce VUK’un 323. maddesi kapsamında, karşılık ayrılmak suretiyle ilgili dönemde gider olarak dikkate alınmış alacaklar için, 2547 sayılı Kanun’un ek 45. maddesi kapsamında tanınan bahse konu imkândan yararlanılması halinde, daha önce mezkûr madde kapsamında ayrılmış olan karşılığın düzeltilmesi gerektiği tabiidir.

II- KDV Kanunu Yönünden

Buna göre, 01.01.2019 tarihinden itibaren, VUK’un 322. maddesine göre değersiz hale gelen alacaklarınıza ilişkin hesaplanan ve beyan edilen KDV’nin indirim konusu yapılması mümkündür.

III- KVK Yönünden

Buna göre, şirketinizce 2547 sayılı Kanun’un ek 45. maddesi kapsamında alacağın tahsili amacıyla feragat edilen tutarların, VUK’daki değersiz alacak koşullarının oluşması halinde ilgili dönemde kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınması mümkün bulunmaktadır.” denilmektedir.

 

___________

*         YMM